KELİME OYUNU 43
Merhabalar uzun bir aradan sonra geri döndüm ve kelime oyunuyla başlamak istedim.
Haftanın kelimeleri Deep Toone /Sade ve derin den
okaliptüs, kehanet, uyum, ders, kapan
Çocuk ve Yara
Okaliptüs kokan sakin bir köy kasabasında ders zili çaldı.Öğrencilerin kimi koşarak sınıflara girdi, kimisi de tahmin edersiniz ki sanki gittikleri yer sınıf değil de kapan gibi hissederek ağır ağır ilerledi.Sare de bu ağır adım ekibine katılanlardandı.
Ah Sare...Saçları örgülü, yakası kolalanmış orta boylu bu esmer kız çocuğu bir türlü sınıfa uyum sağlayamamıştı.Oryantasyon dönemi biteli çok olmuştu.Ama bi değişikti hâlâ, hayata, insanlara, doğaya karşı hep bir öfkesi vardı sebebini henüz anlayamadığım.Bu küçücük yaşta neyin öfkesi olabilirdi ki ?Sorun neydi daha önemlisi çözüme giden yollar nerdeydi ki ? Fizan da mı ?
Sonra nedense bi anda kehaneti anımsadım.”Aile ve çocuk...Çocuğun kanayan yarası Aileden gelir, devası da ailededir.”
Onu gözlemlemeliydim.3 gün izledim.Teneffüs zili çalıyor, çocuklar bahçeye koşuyor, topla, iple oynuyor Sare ise oturup bankın üzerine sadece izliyor.Oynamak için can attığı her halinden belli ama katılmıyor oyuna.Ah Sare neler oluyordu o küçük dünyanda?Gidip konuşmalıydım hemen.
Oturdum ve konuşmaya başladım.Öfke ile karşılanacağım aşikardı zaten.Anne şefkatiyle yaklaşınca yumuşadı.Ve en sonunda şu cümleler döküldü ağzından.
“Biliyor musun annem ben küçükken hiç dışarı çıkmama oyun oynamama izin vermezdi.Biz hiç gezmeye gitmezdik.Ama şimdi kardeşim var annem onu parklara, gezmelere götürüyor.Annem beni sevmiyor sevseydi beni de oynatırdı.Hem annesinin sevmediği çocuğu kim sevsin, annesinin oyun hakkı vermediği çocuğa ben nasıl oyun hakkı vereyim?” dedi ve ağlamaya başladı.Teselli ettikten sonra annesinin kapısını çaldım.
Kelamı çok uzatmadan anlatalım.Neden dedim neden Sareyi hiç dışarı çıkartmadınız, arkadaşlarıyla oynamasına izin vermediniz?
Kadın utandı, boynunu önüne eğdi.Hocam ben istemez miydim çocuğumu parklara gezmelere götürmeyi...Ama yapamadım.İlk evlendiğimiz zamanlardı ve eşim beni herkesten kıskandığı için sokağa adım atmama, ailemden başkasıyla konuşmama izin vermezdi.Kimseye derdimi anlatamadım.Sare’ye sarılıp sarılıp ağladım.Neyse ki zamanla eşim normalleşti de şimdi dışarı çıkabiliyorum.Çocuklarımı gezdirebiliyorum...Sonra sessizlik oldu...sessizlik...sessizlik
Annenin yaşadığı, çocuğun yorumlayışı...kelimeler tükendi o an.... bir son yazmak yerine hikayenin sonunu okuyucuya bıraktım.İsteyen mutlu bir sonla noktalasın, isteyen de bunun üzerine düşünsün.
Defalarca yazdım sildim.Eğlenceli bir hikaye yazmışken karşıma çıkan şu cümleler fikrimi değiştirdi
“Aileni affet!
Onlarda iyileşmedikleri bir çocukluk yaşadı
Sana ne yaptıklarını bilmiyorlardı.
Çünkü koşulsuz sevgiyi deneyimlemediler.
Yüreklerinde taşıdıkları acılar hakkında hiçbir fikrin yok “
Netice olarak hepimizin bir yarası var çocukluktan kalma...
Yüzleşelim, Affedelim ve özgürleşelim....
holeey holeey, hoşgeldiin, şimdi listeye ekleyim, yarın okuycaaaam, çok sevindim, istediğin zaman sen de 5 kelime verebiliyin biliyooooon :)
YanıtlaSiloyy yaa yazık sare ye, artık barik annesi gezdirsin bol bol :) bizim ülkede büyükler küçüklere iyi model olmuyorlar zaten :)
YanıtlaSilÇok anlamlı, güzel bir öykü olmuş. Herkesin hayatında neler var kim bilir? Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilhoş geldin arkadaşım. Yapıp ettiklerimizin çocuk dünyasındaki yansımalarını bilsek, ah keşke bilsek... kalemine sağlık arkadaşım. sevgiler :)
YanıtlaSilblogun son yazımdaa. kaybolma yineeee :)
YanıtlaSilKıskançlığın vardığı boyut ve sonucu hiç iyi olmamış. Kim bilir hangi davranışlarımız çocuklar üzerinde nasıl yaralar açıyor.
YanıtlaSilEtkinlikte verilen kelimelerden ders niteliğinde üzerinde düşünülesi bir yazı çıkmış, kaleminize sağlık. :)
ah sare.. öyküden daha fazlası, düşündürücü bir yazı olmuş kalemine sağlık :)
YanıtlaSil