KAVANOZDA YETİŞEN KÜÇÜK PRENSES



"Bana yıllarca sen dağınıksın, normal ayakkabıyı bile mahvediyorsun diyerek beyaz ayakkabı aldırmadınız.Gözlüğüne bile sahip çıkamıyorsun diyerek lens aldırmadınız.."diye haykırıyordu evin küçük kızı.Beyaz ayakkabıdan başlayıp yurtdışı eğitiminde bitirmişti içindeki öfkeyi.

Yurtdışında iş imkanlarının daha fazla olduğunu Avrupa da yaşamak istediğini evdekilere belirtince her zamanki gibi evdekiler "Sen daha burda bile işle baş edemiyorsun kendine bakamıyorsun orada nasıl çalışacaksın" gibi cümleler kurunca, bardağın son damlası taşmıştı.Küçük kız bütün bu düşüncelere savaş açmış, ortalığı yangın yerine çevirmişti.Sonra da küçük kalbi alevlerin içinde kalmaya dayanamayınca odasına kaçmış, yastığını siper alıp en yaralayıcı oklarını, gözyaşlarını fırlatıyordu etrafa.

Salondakiler ise hem şaşırmışlardı bu öfke patlamasına hem de üzülmüşlerdi sarfedilen cümlelere.Derin bir sessizlik içerisinde Herkes düşünce deryasında yüzüyordu.Evin babası yaptığı fedakarlıkları düşünüyor,annesi verdiği nasihatları..Küçük kız bu kadar kırgın ve kızgınsa bi yerlerde yanlış yapılmış olmalı.Belki de şöyle yapmamalıydım diye geçmişiyle kavga ediyor kendilerini suçluyorlardı sessizce.

Salondaki 3.kişi diğer deyişle  olayın suskun izleyicisi ve anlatıcısı evin ablası Bu sorun çözüme kavuşmalı ama nasıl? Geçici çözümler kalıcı hasarlara yol açabilir diye sessizliği bozdu.
Kalıcı çözüm ise sorunu anlamakla başlar hadi baştan bakalım herşeye.

4 çocuklu ailemizin 3 numarası küçük kız.Evin 2 numaralı prensesi.Kırılgan ve narin yapısı yüzünden annem onu "seni nane molla " diye niteler bazen.Hani her evde olayları en son duyan biri vardır ya bizim evin son duyanı da küçük prensestir.Çünkü fazla  dert görse güneş gören menekşe gibi solar yaprakları.Kaşının incinmesinden korkar herkes.Belki de küçük olmanın getirisidir bu kadar çok düşünülmek.Kavanozun içinde büyütülmek.

Neyse çok dağıtmayalım mevzuyu.Bizim küçük kız biraz dağınıktır, arkasını toplayacak birileri lazım.Kırılgandır sürekli teselli edip destek olmak lazım.Ama bu onun hayatı.Hayat ise %50 tercih %50 şanstır.Bırakalım prensesi yaşamayı öğrensin, kendi ayakları üstünde durmayı, düştüğünde kalkmayı öğrensin.İlişkilerin menfaat üzerine kurulduğu ortamlarda dostunu düşmanını ayırt etmeyi öğrensin.Bırakalım gitsin nereye istiyorsa. "dedi.

 Ve  uzun süren tartışmalar neticesinde küçük bir mektup yazdı ablası şu satırlarla   "Sen nerede yeşermek istersen oraya atalım tohumunu çiçeğim.Biz yazın çiçeğimiz solmasın diye gölge  oluruz,Kışın üşümesin diye vitamin oluruz.Biz senin karşında değil arkandayız.  "

Aradan zaman geçti
Evin küçüğü lens aldı, ertesi gün solisyonun kapağını kaybetti.
Beyaz ayakkabı aldı, ayakkabı beyaz olmaktan vazgeçti.

Evin küçük prensi ekledi 
"Bu daha markete yalnız gidemiyor bi de yurt dışına mı gidecek?"


Yazım burda bitti ama hikaye devam ediyor.Küçük prenses yurtdışına gider mi gitmez mi zaman göstericek.Yurtdışında uzun süre yaşamış ve  evlilik yolu ile yaşamaya devam edecek olan evin ablası olarak gidemezsin demek bana yakışmaz zaten.Bütün ablalar  için şu cümleleri kurmak istiyorum "kardeşimizin eline diken batsa acısını kalbimizde hissederiz.Sizin mutluluğunuz her şeyin üstünde gelir"Hayat size şans, mutluluk ve sağlık getirsin....

Yorumlar

  1. çok güzel yazı. nane molla karakterini çok sevdim. bişi olmaz, yurtdışına da gidebilir, nolcak yanii, ben de yurtdışında okuduuum, bişi olmuyo, iyi bişiiii :) ne hoş yazıyon sen amaa. ayakkabı da nane molla da ne hoş yazılardı. yakında seni tanıtıp arkadaşlar getiririm sanaa :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. ivit anladıydım sen abla olansın. blogda öğrendim yazmayı işte, kitabı da blog arkadaşlrımız istedi hatta onlar önayak oldu kitaplarıma. bak bikaç gün önceki yazım var, kitap yazmak isteyenler için mim, orda, kitap çıkaran arkadaşlarımız var, bu yaz üç arkadaşımız kitap çıkardı :)

    YanıtlaSil
  4. blogla ilgili bişi olunca sor ki bana. bak bu yazının altına buraya yazıp sor mesela, bişi olunca. bana yorum yapan arkadaşlarımıza da gidebilirsin. blog çevremiz çok tatlııı. etkinlikler de katılırsın, kitap film etkinliklerimiz var, örneğin mavilale arkadaşımız şimdi julia roberts filmleri izleme etkinliği başlattı, sonra mimler var. bir de ağaç ev sohbetlerimiz var, bu hafta kaplan adlı arkadaş yazdı, haftaya da dilhun yazacak. sen de sohbet konusu bulup yazabilirsin ki >:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim ki bende o zaman :)öneriler için özellikle.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  5. Ne güzel yazmışsın. Bırakın bence gönlünden ne geçerse yapsın. Sadece onu kırdıklarında geride ailesinin onu beklediğini bilsin yeter. Naçizane önerim tabi bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim efendim. Fotografçılığa olan hevesim yazıya kaydı şu aralar.:) kendi iradesine bıraktık biz de bakalım.Hayırlısı olsun

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KELİME OYUNU 43

KELİME OYUNU 12

KAVGAYI KAYBETMEK