KAVGAYI KAYBETMEK

 Yıl 2001. Bir boks karşılaşması var ekranlarda.Herkes nefesini tutmuş izliyor.İki güçlü rakibin karşılaşması bu.Bakalım kim kazanacak.3 dakikalık 15 raunt.

“Gong” sesiyle başlıyor karşılaşma.yumruklar havada uçuşuyor.Direkt vuruş, savunma,sağ vuruş...spiker heyecanla sunuyor ringde yaşananları....Derken rakiplerden biri yere düşüyor aldığı yumruk darbesiyle....Hakim saymaya başlıyor 1-2-3 kalkıyor yere düşen adam.Tekrar darbe alıyor sonra tekrar...

-Vursana ya sende.Neden savunma yapıyorsun sadece ?Geçirsene yumruğunu..diye bağırıyor delikanlı.

O zaman dikkatimi çekiyor.Boksörlerden biri sadece savunma yapıyor.Vurabilecek gücü varken vurmuyor.Kendini gelen yumruklardan koruyor sadece.

-Güçsüz bu adam.Yenilecek zaten niye girmiş ki bu karşılaşmaya ?diyor meraklı küçük sıkılarak.Maçın bitmesi için dua ediyor gizlice yoksa Red KİT i izleyemeyecek.

Ve maçın son anları.Nefesler tutuluyor.Odadan çıt çıkmıyor.Savaşan boksör diğerini yere yatırmak üzere..son anda beklenmedik bir hamle geliyor savunma yapıp duran adamdan.

“Gong “ sesiyle bitiyor karşılaşma.Kazanan ise güçsüz zayıf denilen boksör.

Meraklı küçük şaşırarak bakıyor ekrana “Nasıl oldu bu ? diyerek.İki rakibinde yüzünde acı bir ifade.

-İki dostun girdiği kavganın kazananı mı olur diyor ihtiyar bilgece.

Olaylara anlam veremeyen küçük.Büyüyünce anlıyor onun sıradan bir karşılaşma olmadığını.İki eski dostun verdiği mücadeleyi,birinin sadece kendini savunmaya çalıştığını diğeri durmayınca onun da savaşmak zorunda kaldığını.Ve aslında bu savaşın bir kazananı olmadığını çok iyi anlıyor.

Ne zaman anlıyor dersiniz? 

Eski bir dostundan kendini korumak için yumruğu salladığında anlıyor.Yıllarca koruyup gözettiği zayıf noktalara şimdi kendi elleriyle vurunca anlıyor.

Ama tek bir farkla bu sefer uçuşan yumruklar değil.Sarfedilen cümleler.Ağzından çıkan cümlelerin karşısındakini nasıl paramparça edeceğini bildiği halde söylerken anlıyor.”Biliyorum yarana dokundum ama bana başka çare bırakmadın “ diye içi içini yerken anlıyor.Dostla girilen savaşın kazananı olmadığını anlıyor.

Ve Albert Einstenin şu sözünü anımsıyor 

“Hâlâ anlayamadınız değil mi?

Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil.

Kavganın kazananı yoktur.

Ya kaybedersiniz, ya da daha çok kaybedersiniz.