Hatır Gönül Saymak



80 yaşında bir teyze beli bükülmüş, eli değnekli usul usul ilerledi.Acele etmek istiyordu ama tükenen ayakları biraz da yaşlılığı hızlanmasına izin vermedi.

“Hadi ama seni yaşlı ebe.gençliğinde seke seke koştuğun vakitleri ne çabuk unuttun ? Hızlan biraz.Geç kalacaksın yoksa.“ diye söylendi yüksek sesle.

Sokaktakiler dikkatlice süzüyordu bu ayağı şalvarlı, beyaz tülbentli nineyi.Taşradan çıkıp gelmiş gibiydi.Ayağındaki mavi lastik ayakkabılar hâlâ üretiliyor muydu demek ?Ne işi vardı bu ninenin taş binaların, kıvrak trafiklerin arasında ?

Bütün bu imâlı bakışların ifade ettiği anlamı çok iyi biliyordu beyaz tülbentli nine.Aldırış etmeden ilerledi.Önü begonvilli gri bina sonunda görünmüştü.”Hah işte burası olmalı, dedi.Ne kadar da değişmişti her yer.Elindeki çanta da ağırlaşmaya başlamıştı iyice.

Merdivenleri tırmandı trabzanlara tutunarak.Kapı girişinde Karşılaştığı gençten onu 12. Kata çıkarmasını istedi.Asansöre binmeyi oldum olası sevmemişti.Hep bi içini ürkütürdü.Ama başka da çaresi yoktu.

12. Kata çıktı.Zile bastı.Elindeki çantayı uzattı.Evin gelin olacak kızına güzel dileklerini iletti.ve geldiği dünyaya geri döndü.Taşra yaşantısına geri döndü binbir emekle.

Onu bu taş şehrine sürükleyen hatır gönül meselesiydi.Eski komşusunun kızıydı evlenen.Vefa borcu vardı.Nasıl olur da bahane bulup gitmemezlik yapardı?Ağrıyan bel, tutmayan bacaklar,görmeyen gözler bahanesi olamazdı.

Bahsettiğim Hanife teyze.Eski mahallemizden yaşlı, Tontiş bir nine.Görmeyeli uzun zaman olmuştu.Ne yalan söyleyeyim yaşayıp yaşamadığından bile haberim yoktu.Küçükken annemle ziyarete gider evini temizler, suyunu çıkarırdık.Şimdi ki gibi  Çay içmeyi o zamanlarda çok severdim.Evin işini yapar sonra da oturur çayını içerdik.O günlerin hatırına çay termosu almış hediye.

Kapıyı açıp onu karşımda gördüğüm gün bir şeyi çok iyi anladım.”Hatır gönül saymak diye derin bir mevzu var.Biz yeni nesilin eskisi kadar önemsemediği, unuttuğu.

Menfaat uğruna ilişkilerin kurulduğu, herşeyin karşılıklı olması gerektiğine inandırılmış, duygulara fiyat biçilebilen bir toplumda unuttuğumuz bir şey var.Hatır gönül saymak “

Hasan Ali Topbaş’ın Heba kitabından alıntı yaparak bitiriyorum yazımı.

Sen balık değilsin ki 

“…şu yeryüzünde göz göze gelmenin bile bir hatırı yok mudur, dokunmanın bir hatırı yok mudur, öpüşmenin bir hatırı yok mudur diye kendi kendime söylendim durdum ve söylendikçe ona daha çok kızdım.”




Yorumlar

  1. İyilik et iyilik bul diye boşuna dememişler.. hep böyle güzel insanlarla kesişsin yolunuz 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim 😊 sizin için de aynı şeyi diliyorum

      Sil
  2. aferin hanife teyzeyeeeee :)

    YanıtlaSil
  3. bende yaş aldıkça eski kadınların irfanı karşısında cahilden daha cahil kaldığımızı görüp hayıflanıyorum. koca koca fakülteler bitirdik ama yok işte öğrenemedik gerçek nezaketi.

    YanıtlaSil
  4. melabaağ her şey yolunda muuu keyfin yerinde muuuu :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KELİME OYUNU 43

KELİME OYUNU 12

KAVGAYI KAYBETMEK