AYNADAKİ AKİS

            

 -Nasılsın, nasıl geçiyor günlerin.uzun zaman oldu görüşmeyeli.Çökmüşsün iyice.Aklar düşmüş saçlarına, kazayakların belirginleşmiş.Gözlerinin feri sönmüş sanki, rengin solmuş.

Hala kağıttan yaptığın uçaklara gitmek istediğin ülkeleri yazıp uçurtuyor musun havada?Kütüphanen sıkılıp  yarım bıraktığın kitaplarla mı dolu?Yine bir gömleği benimseyip sabah akşam onu mu giyiyorsun?

Aldığın yaşlar sana sabırlı olmayı mı öğretti yoksa sabrını mı taşırdı?Hayat beklentilerini karşıladı mı yoksa beklemekten mi vazgeçtin?

Sahi ne sabırsızdın sen öyle.Birisini arayınca ilk çaldığı anda bakmasını, ocağa koyduğun yemeğin hemen pişmesini, üniversitenin kısa sürede bitmesini isterdin.Beklemeye tahammülün yoktu ama bekletmeye bayılırdın.Az beklemedik seni kapı önünde.

İnadın vardı bi de.Sebepsiz yere keçiliğin tutardı.Çocukken o elbiseyi giymicem diye inat ederdin büyüdün ceviz kabuğunu doldurmayan sebeplerle yine inatlaştın.Şimdi nasıl gidiyor işler?Yedinde neysen yetmişinde de o musun?

Yine çok yükseklere tırmanıp sonra düştüğün rüyalar görüyor musun?Ne kadar çok yükselip düştün öyle...Sen bir düştün biz bin düştük.Her ayağa kalkışında bi yara izi belirdi sinende. İyileşti mi yaraların kanıyor mu yoksa?

Ve en önemlisi kaybettiklerin kazandıklarına değdi mi?” 

Duraksadı.Bu yıpranmış kağıdı ne zaman yazdığını hatırladı.Yirmisinde gelecekteki kendine sormak için aldığı notları   yetmişinde kırışmış elleriyle tuttuğu  aynadaki aksine  sordu.







Yorumlar

  1. Etkileyici bir yazı olmuş, duraksayip kalıyor insan bi , kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. ayy kıyamam yaaa hüzünlü de sevimli de :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KELİME OYUNU 43

KELİME OYUNU 12

KAVGAYI KAYBETMEK